İstiklal Marşının Açıklaması
1 sayfadaki 1 sayfası
İstiklal Marşının Açıklaması
İstiklal Marşının 1. Dörtlüğü
İstiklal bağımsızlık demektir. Bayrak da bir milletin bağımsızlığının sembolüdür. Şair Türk milletine sesleniyor. Onun korkmaması gerektiğini söyleyerek, Türk milletinin hangi zor şartlar altında olursa olsun Türk bayrağını dalgalandıracağını söylüyor. Şair bu topraklar üzerinde Türk ulusunun varlığına işaret eden bir ev, ocak yaşayan tek Türk bulundukça İstiklalin sembolü sancağımızın sonsuza kadar var olacağını ve göklerde dalgalanacağını belirtiyor. Çünkü o bayrak, milletimizin hür olduğunu ispatlayan bir simgedir ve bize aittir. Ayrıca bu dörtlükte bir benzetme yapılmıştır. Bayrak bir yıldıza benzetilmiştir. Yine bu dörtlükte şafak, sancak ve ocak arasında hapsinin kırmızı olması açısından bir renk ilgisi vardır. Har insanın gökte bir yıldızı vardır. Eğer o yıldız parlarsa o insanın şanslı ve talihli olacağı eğer donuksa hasta olacağı anlaşılır. Eğer o yıldız kayarsa o insanda ölür. Bayrağımız da milletimizin yıldızıdır. İst. Marşının yazıldığı sırada her ne kadar donuk idiyse sonra yine parlamaya devam edecektir. Şairin buna güveni vardır. Hiç kimse nasıl gökteki yıldıza erişemezse; hiçbir düşman da bayrağımıza el süremez. Milletimiz kahraman, güçlü, onurlu ve çalışkandır. Böyle bir milletin bayrağı da asla sönmeyecektir.
İstiklal Marşının 2. Dörtlüğü
Burada bayrağa sesleniyor. Bayrak bir insan gibi düşünülmüştür. Kaşlarını çatan bir sevgiliye benzetilmiştir. İst. Marşının yazıldığı zamanlarda yurt düşman işgalindeydi. Bağımsızlığımızın sembolü olan bayrak bu durumdan hoşnut olmadığı için kaşlarını çatıyor. Ezelden beri hür yaşamış ve bayrağını daima göklerde dalgalandırmış olan bu Türk milletine bayrağımın eğer gülmezse yani dalgalanmazsa, onun için döktüğümüz kanlar helal olmaz. Çünkü Hakk’a tapan milletimizin bağımsızlık hakkıdır.
İstiklal Marşının 3. Dörtlüğü
Şair, bu kıtada Türk milletinin adına konuşuyor. Ben tarih boyunca hür yaşadım, hür yaşıyorum. Bunu ancak çılgın bir kişiliğe sahip olanlar(Bize saldıracak olan düşmanlar) engellemeye çalışır. Önümdeki engelleri aşar yok ederim. Türk ulusunun en önemli özelliği olan hürriyetine bağlılığını vurguluyor. Bağımsızlığın milletimizin hakkı olduğunu söylüyor. Türk milletini kükremiş bir sele benzetiyor ve önüne çıkan herkesi ezip geçeceğini söylüyor.
İstiklal Marşının 4. Dörtlüğü
Bu dörtlükte şair bir karşılaştırma yapmıştır. Batının ufuklarını en modern savaş araç ve gereçleriyle donatan ordularına karşı, bizim silahları olmasa da tek silahı göğsündeki iman gücü olan askerlerimiz vardır. Şair kazanma hırsının ve inançlı olmanın daha önemli olduğunu vurguluyor.
Yine bu dörtlükte medeniyet bir canavara benzetiliyor. “Ulusun” diyerek işgalcileri, medeniyet iddiasında bulunanları vahşi canavara benzetiyor. Bu canavarın ulumasından korkmamak gerektiğini dile getiriyor. ( O Türk milletini yıldırmak, savaş gücünü yok etmek için bağırıp dursun. Böyle güçlü bir imanı tek dişli bir canavara benzeyen ve kendilerini medeniyetin temsilcisi sayan batı ülkeleri yok edemez
İstiklal Marşının 5. Dörtlüğü
Göğsünü düşmana siper eden kahraman askere hitap eden şair geleceğe büyük bir ümit ve inançla bakıyor. Şair, arkadaş sözüyle Türk milletinin gençliğine ve bütün fertlerine sesleniyor. Eğer bir gün ülkemize düşmanlar saldırırsa kendi gövdeni siper ederek onların utanmasızca saldırılarını durdur. Vatan sevgisi imandandır. Bu yüzden Hakk (Allah) vatanını savunanlara zaferi vaat etmiştir. Bu zafer çok yakındadır. Sen yeter ki fedakarca savaş.
6-7: vatanın kutsallığından söz edilmektedir. Dış görünüş itibarıyla vatan bir toprak parçası gibi düşünülebilir. Ancak bu toprak parçasını kutsal kılan vatan haline getiren binlerce şahidin onda gömülü olmasıdır.
İstiklal Marşının 6. Dörtlüğü
Vatanın kutsallığından bahsediyor. Bu topraklar için binlerce şehit verdiğimizi, bu toprağın alelade bir toprak olmadığını her karışının şehit kanlarıyla sulandığını bu cennet vatanı hiçbir şeye değişmemek gerektiğini anlatıyor. Yoksa atalarımızın kemikleri sızlayacaktır. (Sen o şehitlerin evladı olarak geçmişlini ve tarihini öğren ve ona göre hareket et ki ataların rahat uyusunlar. Eğer canın pahasına olsa bu cennet kadar güzel vatanı korursan onlara layık bir evlat olduğunu ispat etmiş olursun
İstiklal Marşının 7. Dörtlüğü
Cennet vatan benzetmesi tekrarlanmış. Bu vatan uğruna canını feda etmeyecek Türk yoktur. Bir karış toprakta bile binlerce şehit vardır. Toprağı sıksan belki şehit kanları fışkıracaktır. Ben de bu kadar güzel ve değerli bir vatandan ayrı kalmamak için canımı sevdiklerimi ve bütün varlığımı vermeye hazırım. Yeter ki Hüda vatanımdan ayrı bırakmasın. ( Vatan toprakları şehit kanlarıyla sulanmıştır. Şair canını, sevdiklerini ve tüm varlığını kaybetmeye razıdır. Yalnızca Allah!tan istediği vatanından ayrı düşmemektir
8-9: Türk tarihinde vatan, millet, din, istiklal kavramları bir arada söylene gelmiştir.
İstiklal Marşının 8. Dörtlüğü
Şair şehitlerin adına konuşuyor. Son isteğinin topraklarımıza düşmanların girmemesi olduğunu söylüyor. Vatanımız üzerinde okunan ezanlar, İslamiyet’in yaşandığına ve Allah’ın varlığının bir olduğuna şahitlik eder. Bu durumun sürdürülebilmesi için ezanların sonsuza kadar vatanın toprakları üzerinde okunması gerekir. İlahi (Ey Allah’ım) seslenişi var. Dinî motiflerden söz edilmektedir. Camilere düşmanlar saldırmasın, ezanlar hiçbir zaman susmasın diyor.
İstiklal Marşının 9. Dörtlüğü
Şehitlerin adına konuşuyor. Şair vatanı için şehit olduğunu düşlemiştir. O zaman ifadesiyle anlatılmak istenen zaferin kazanıldığı gündür. Düşman yurttan atılıp hürriyetimize kavuştuğumuzda şair eğer öldüyse ve mezar taşı varsa onun yerine coşkuyla (duyduğu mutlulukta dolayı kendinden geçercesine) şükür secdesi edecektir. (Allah’a şükürlerini sunar) secde etmek şükür ifadesidir. Savaşta aldığı yaralardan boşanan kanlar mutluluk gözyaşlarına karışır. Şairin mutluluk gözyaşları gibi yaralarından kanlar boşalacaktır ve yine zaferin kazanıldığı gün, ruhu serbest kalacak ve göklere yükselecektir ve başı arşa deyecektir. Bir mutluluğu ifade etmek için mutluluktan uçmak ifadesini kullanırız. Burada böyle bir paralellik var. (Vatan hürriyetine kavuştuğu gün rahatlayan ruhu bedeninden ayrılarak gökyüzünün en yüksek katına ulaşır ve Allah’a kavuşur) coşku ile şükür secdesi yapmak anlatılıyor.
İstiklal Marşının 10. Beşliği
Burada bayrağa bir sesleniş var. Artık savaşı kazandığımız için sende hürriyetin sana verdiği eski şanını aldın. Şimdi önünde güzel günler var ve hür olarak gönlünce dalgalanabilirsin. Bundan sonra ne sana ne milletimize aşağılanma ve yok olma tehlikesi olmayacaktır. Zaten bu güne kadar hür yaşayan bir milletin ve Allah’a inanan bir topluluğun esir yaşaması mümkün değildir.Şafak kelimesi son bölümde de kullanılmıştır ve güneşin doğuşunu kastetmektedir. Artık karanlık günler bitmiş aydınlık günler gelmiştir. Sonsuza dek Türk milletine izmihlal yoktur. Her zaman hür yaşamış bayrağımın hürriyet hakkıdır.
(Son bölümde anlatılan zafer günleridir. Şair milletimize izmihlal yok diyor. Yani Türk milleti her zaman hür ve bağımsız yaşayacaktır)
İstiklal bağımsızlık demektir. Bayrak da bir milletin bağımsızlığının sembolüdür. Şair Türk milletine sesleniyor. Onun korkmaması gerektiğini söyleyerek, Türk milletinin hangi zor şartlar altında olursa olsun Türk bayrağını dalgalandıracağını söylüyor. Şair bu topraklar üzerinde Türk ulusunun varlığına işaret eden bir ev, ocak yaşayan tek Türk bulundukça İstiklalin sembolü sancağımızın sonsuza kadar var olacağını ve göklerde dalgalanacağını belirtiyor. Çünkü o bayrak, milletimizin hür olduğunu ispatlayan bir simgedir ve bize aittir. Ayrıca bu dörtlükte bir benzetme yapılmıştır. Bayrak bir yıldıza benzetilmiştir. Yine bu dörtlükte şafak, sancak ve ocak arasında hapsinin kırmızı olması açısından bir renk ilgisi vardır. Har insanın gökte bir yıldızı vardır. Eğer o yıldız parlarsa o insanın şanslı ve talihli olacağı eğer donuksa hasta olacağı anlaşılır. Eğer o yıldız kayarsa o insanda ölür. Bayrağımız da milletimizin yıldızıdır. İst. Marşının yazıldığı sırada her ne kadar donuk idiyse sonra yine parlamaya devam edecektir. Şairin buna güveni vardır. Hiç kimse nasıl gökteki yıldıza erişemezse; hiçbir düşman da bayrağımıza el süremez. Milletimiz kahraman, güçlü, onurlu ve çalışkandır. Böyle bir milletin bayrağı da asla sönmeyecektir.
İstiklal Marşının 2. Dörtlüğü
Burada bayrağa sesleniyor. Bayrak bir insan gibi düşünülmüştür. Kaşlarını çatan bir sevgiliye benzetilmiştir. İst. Marşının yazıldığı zamanlarda yurt düşman işgalindeydi. Bağımsızlığımızın sembolü olan bayrak bu durumdan hoşnut olmadığı için kaşlarını çatıyor. Ezelden beri hür yaşamış ve bayrağını daima göklerde dalgalandırmış olan bu Türk milletine bayrağımın eğer gülmezse yani dalgalanmazsa, onun için döktüğümüz kanlar helal olmaz. Çünkü Hakk’a tapan milletimizin bağımsızlık hakkıdır.
İstiklal Marşının 3. Dörtlüğü
Şair, bu kıtada Türk milletinin adına konuşuyor. Ben tarih boyunca hür yaşadım, hür yaşıyorum. Bunu ancak çılgın bir kişiliğe sahip olanlar(Bize saldıracak olan düşmanlar) engellemeye çalışır. Önümdeki engelleri aşar yok ederim. Türk ulusunun en önemli özelliği olan hürriyetine bağlılığını vurguluyor. Bağımsızlığın milletimizin hakkı olduğunu söylüyor. Türk milletini kükremiş bir sele benzetiyor ve önüne çıkan herkesi ezip geçeceğini söylüyor.
İstiklal Marşının 4. Dörtlüğü
Bu dörtlükte şair bir karşılaştırma yapmıştır. Batının ufuklarını en modern savaş araç ve gereçleriyle donatan ordularına karşı, bizim silahları olmasa da tek silahı göğsündeki iman gücü olan askerlerimiz vardır. Şair kazanma hırsının ve inançlı olmanın daha önemli olduğunu vurguluyor.
Yine bu dörtlükte medeniyet bir canavara benzetiliyor. “Ulusun” diyerek işgalcileri, medeniyet iddiasında bulunanları vahşi canavara benzetiyor. Bu canavarın ulumasından korkmamak gerektiğini dile getiriyor. ( O Türk milletini yıldırmak, savaş gücünü yok etmek için bağırıp dursun. Böyle güçlü bir imanı tek dişli bir canavara benzeyen ve kendilerini medeniyetin temsilcisi sayan batı ülkeleri yok edemez
İstiklal Marşının 5. Dörtlüğü
Göğsünü düşmana siper eden kahraman askere hitap eden şair geleceğe büyük bir ümit ve inançla bakıyor. Şair, arkadaş sözüyle Türk milletinin gençliğine ve bütün fertlerine sesleniyor. Eğer bir gün ülkemize düşmanlar saldırırsa kendi gövdeni siper ederek onların utanmasızca saldırılarını durdur. Vatan sevgisi imandandır. Bu yüzden Hakk (Allah) vatanını savunanlara zaferi vaat etmiştir. Bu zafer çok yakındadır. Sen yeter ki fedakarca savaş.
6-7: vatanın kutsallığından söz edilmektedir. Dış görünüş itibarıyla vatan bir toprak parçası gibi düşünülebilir. Ancak bu toprak parçasını kutsal kılan vatan haline getiren binlerce şahidin onda gömülü olmasıdır.
İstiklal Marşının 6. Dörtlüğü
Vatanın kutsallığından bahsediyor. Bu topraklar için binlerce şehit verdiğimizi, bu toprağın alelade bir toprak olmadığını her karışının şehit kanlarıyla sulandığını bu cennet vatanı hiçbir şeye değişmemek gerektiğini anlatıyor. Yoksa atalarımızın kemikleri sızlayacaktır. (Sen o şehitlerin evladı olarak geçmişlini ve tarihini öğren ve ona göre hareket et ki ataların rahat uyusunlar. Eğer canın pahasına olsa bu cennet kadar güzel vatanı korursan onlara layık bir evlat olduğunu ispat etmiş olursun
İstiklal Marşının 7. Dörtlüğü
Cennet vatan benzetmesi tekrarlanmış. Bu vatan uğruna canını feda etmeyecek Türk yoktur. Bir karış toprakta bile binlerce şehit vardır. Toprağı sıksan belki şehit kanları fışkıracaktır. Ben de bu kadar güzel ve değerli bir vatandan ayrı kalmamak için canımı sevdiklerimi ve bütün varlığımı vermeye hazırım. Yeter ki Hüda vatanımdan ayrı bırakmasın. ( Vatan toprakları şehit kanlarıyla sulanmıştır. Şair canını, sevdiklerini ve tüm varlığını kaybetmeye razıdır. Yalnızca Allah!tan istediği vatanından ayrı düşmemektir
8-9: Türk tarihinde vatan, millet, din, istiklal kavramları bir arada söylene gelmiştir.
İstiklal Marşının 8. Dörtlüğü
Şair şehitlerin adına konuşuyor. Son isteğinin topraklarımıza düşmanların girmemesi olduğunu söylüyor. Vatanımız üzerinde okunan ezanlar, İslamiyet’in yaşandığına ve Allah’ın varlığının bir olduğuna şahitlik eder. Bu durumun sürdürülebilmesi için ezanların sonsuza kadar vatanın toprakları üzerinde okunması gerekir. İlahi (Ey Allah’ım) seslenişi var. Dinî motiflerden söz edilmektedir. Camilere düşmanlar saldırmasın, ezanlar hiçbir zaman susmasın diyor.
İstiklal Marşının 9. Dörtlüğü
Şehitlerin adına konuşuyor. Şair vatanı için şehit olduğunu düşlemiştir. O zaman ifadesiyle anlatılmak istenen zaferin kazanıldığı gündür. Düşman yurttan atılıp hürriyetimize kavuştuğumuzda şair eğer öldüyse ve mezar taşı varsa onun yerine coşkuyla (duyduğu mutlulukta dolayı kendinden geçercesine) şükür secdesi edecektir. (Allah’a şükürlerini sunar) secde etmek şükür ifadesidir. Savaşta aldığı yaralardan boşanan kanlar mutluluk gözyaşlarına karışır. Şairin mutluluk gözyaşları gibi yaralarından kanlar boşalacaktır ve yine zaferin kazanıldığı gün, ruhu serbest kalacak ve göklere yükselecektir ve başı arşa deyecektir. Bir mutluluğu ifade etmek için mutluluktan uçmak ifadesini kullanırız. Burada böyle bir paralellik var. (Vatan hürriyetine kavuştuğu gün rahatlayan ruhu bedeninden ayrılarak gökyüzünün en yüksek katına ulaşır ve Allah’a kavuşur) coşku ile şükür secdesi yapmak anlatılıyor.
İstiklal Marşının 10. Beşliği
Burada bayrağa bir sesleniş var. Artık savaşı kazandığımız için sende hürriyetin sana verdiği eski şanını aldın. Şimdi önünde güzel günler var ve hür olarak gönlünce dalgalanabilirsin. Bundan sonra ne sana ne milletimize aşağılanma ve yok olma tehlikesi olmayacaktır. Zaten bu güne kadar hür yaşayan bir milletin ve Allah’a inanan bir topluluğun esir yaşaması mümkün değildir.Şafak kelimesi son bölümde de kullanılmıştır ve güneşin doğuşunu kastetmektedir. Artık karanlık günler bitmiş aydınlık günler gelmiştir. Sonsuza dek Türk milletine izmihlal yoktur. Her zaman hür yaşamış bayrağımın hürriyet hakkıdır.
(Son bölümde anlatılan zafer günleridir. Şair milletimize izmihlal yok diyor. Yani Türk milleti her zaman hür ve bağımsız yaşayacaktır)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz